Ürün Açıklaması
“Günaydın Nigar Teyze, annemi gördünüz mü?” diye sordu Müjdat yan komşularına.
Nigar, balkonda kahvaltı hazırlamaktaydı. Yazlığı alalı on yıldan fazla olmuştu. Her yaz okullar kapanınca gelir, açılmadan da dönerlerdi. İstanbul’a yakın olduğundan kocası Atilla hafta arası kışlık eve gider, çocuklarıyla karısını yazlık evde bırakırdı. Bu hafta işinden izin aldığından o da ailesiyle birlikteydi. Hemen tüm evlerde olduğu gibi haftasonu çalışan eşler yazlığa doluşur, gündüzleri tavla ve okey turnuvaları, akşamları rakı ve mangal partileri yapılırdı.
“Yok evladım, görmedim, hayrola nerede annen?”
“Bilmiyorum Nigar Teyze, sabah uyandığımda yoktu.”
“Bakkala ya da yüzmeye gitmiştir.”
Türk polisiye edebiyatının en üretken kalemlerinden biri olan Ayşe Erbulak’ın Anne Bak Kim Geldi? isimli 5. Romanı bu cümlelerle başlıyor.
Ayşe Erbulak, hikâyede boşluklar bırakmadan, üstelik katili romanın başında okuyucuya sunarak, bu tür kurgularda karşılaşılan zorlukların üstesinden ustalıkla geliyor.
30 yıl önce kaybolan bir anne ve annesini bulamadığı için teselliyi yurtdışına gitmekle bulan bir oğul; bir anneyi öldürecek kadar gözünü karartmış başka bir roman kahramanı...
Katilin, cinayet işlemesine sebep olan olayların üzerine cesaretle giden Erbulak, romanda okurlarına büyük bir vicdan muhasebesi de yaptırıyor. Romanın sırrı ve büyüsü ise şu cümlede saklı: “Bu dünya ikimize dar kızım... Ya sen öleceksin, ya ben!”